Türk edebiyatının geleneğinde yıllıklar önemli bir yer tutar. Yıllıklarda bir yılın edebi dökümü yapılır, o yıl yayımlanan eserlerden seçmeler yayımlanır, yıl içinde yaşanan edebiyat tartışmaları özetlenirdi. Yıllıklarda bir de soruşturma bölümleri olurdu. Parşömen Edebiyat olarak, yıllıkların soruşturma kısmını yaşatmak niyetiyle başladığımız ve bu yıl dördüncüsünü yayımladığımız yıl sonu edebiyat soruşturmalarının, geleceğin edebiyat okurları ve araştırmacıları için verimli bir kaynak olacağına inanıyoruz.

Soruşturmanın son sorusunu bilhassa çok önemsiyoruz. Sorunları dile getirmenin eleştiri kültürümüzün gelişmesine, birlikte düşünmeye ve giderek çözümler üretmeye varacağını umuyoruz.

Bu yıl da okurlara, yazarlara, çevirmenlere, editörlere, yayın emekçilerine, kitapçılara edebiyatımızın halini sorduk. 2023’ün edebiyat açısından daha verimli bir yıl olması temennisiyle…

Utku Yıldırım

Yıl içinde yayımlanan ve hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğünüz kitapları, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Minotor Kitap’ı öveceğim az, Rebecca Solnit’in metinleri başta olmak üzere feminist yazının önemli örneklerini sundular, var olsunlar. Ayşe Ece’nin çeviriye dair kuramsal metinleri ve Joanna Russ’un Yazmak Yasak: Bastırılan Kadın Yazını nam metni dikkate değer. Siren’i anmadan geçmeyeyim, Solnit’ten Bütün Soruların Anası’nı bastılar. Her fuarda Kâğıt İnsanlar’ı ne zaman tekrar basacaklarını soruyorum, “Kim bu manyak?” demişlerdir muhtemelen. Buradan da sorayım: Ne zaman basacaksınız? Ben okudum da âlem kurmaca görsün yahu.

Akademim Yayınları’na bakılsın isterim, güzel başlangıç.

David Mitchell, Ütopya Yolu. Müzikle içli dışlı kurmacalara bayılırım, buna da bayıldım.

Ketebe’ye teşekkürler, Yücel Balku’nun metinleri çok okunmalı.

Ádám Bodor hoş geldi, Othello Kitap.

Necati Tosuner’in Salgında Öyküler’i kaynadı biraz, öne çıkarılmalı.

Size göre 2022 yılının önemli edebiyat ya da yayıncılık olayları nelerdi?

Bob Dylan’ın Tarantula’sını yeniden yayımlayan Biri Yayınları olabildiğince uzun yaşasın, Mustafa Ziyalan’ın bütün şiirlerinden sonra basacaklarını merak ediyorum.

Tarık Dursun K. hatırlandı, darısı Burhan Günel ve Remzi İnanç gibi pek çoklarının başına. İthaki’nin diğer bir hediyesi de Bruce Dickinson’ın otobiyografisi. Sahnelere sığmayan çılgın adam, kıymetin bilinsin.

Habib Bektaş’ın 496 sayfalık romanı Tetikçi Dede yılın olayıydı benim için.

Etgar Keret geldi, Javier Cercas geldi Türkiye’ye, ne güzel!

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar ve eksiklikler görüyorsunuz?

“Pauli, 1958 yılında Heisenberg-Pauli birleşik alan kuramını Columbia Üniversitesi’nde sundu. Dinleyiciler arasında bulunan Niels Bohr, hiç etkilenmemişti. Bohr ayağa kalkarak ‘Biz arkada oturanlar, kuramınızın çılgınca olduğuna inanıyoruz. Anlaşamadığımız tarafı kuramınızın yeterince çılgınca olup olmadığı’ dedi. Bu, ezici bir eleştiriydi. O zamana kadar bütün kuramlar incelenmiş ve reddedilmiş olduğu için gerçek birleşik alan kuramının geçmişten göz kamaştırıcı şekilde kopuk olması gerekiyordu. Heisenberg-Pauli kuramı çok harcıâlemdi, çok sıradandı, gerçek kuram olamayacak kadar aklı başındaydı. (O yıl Heisenberg bir radyo programında konuşurken kuramlarında yalnızca birkaç teknik ayrıntının tamamlanmadığını söyleyince Pauli rahatsız oldu. Arkadaşlarına üzerine boş bir dikdörtgen çizip üstüne ‘Dünya benim de Titian kadar güzel resim yapabildiğimi görsün. Yalnızca teknik ayrıntılar eksik’ diye yazdığı bir mektup gönderdi.)”

Michio Kaku, Olanaksızın Fiziği