Türk edebiyatının geleneğinde yıllıklar önemli bir yer tutar. Yıllıklarda bir yılın edebi dökümü yapılır, o yıl yayımlanan eserlerden seçmeler yayımlanır, yıl içinde yaşanan edebiyat tartışmaları özetlenirdi. Yıllıklarda bir de soruşturma bölümleri olurdu. Parşömen Edebiyat olarak, yıllıkların soruşturma kısmını yaşatmak niyetiyle başladığımız ve bu yıl dördüncüsünü yayımladığımız yıl sonu edebiyat soruşturmalarının, geleceğin edebiyat okurları ve araştırmacıları için verimli bir kaynak olacağına inanıyoruz.

Soruşturmanın son sorusunu bilhassa çok önemsiyoruz. Sorunları dile getirmenin eleştiri kültürümüzün gelişmesine, birlikte düşünmeye ve giderek çözümler üretmeye varacağını umuyoruz.

Bu yıl da okurlara, yazarlara, çevirmenlere, editörlere, yayın emekçilerine, kitapçılara edebiyatımızın halini sorduk. 2023’ün edebiyat açısından daha verimli bir yıl olması temennisiyle…

Nazmi Özüçelik

Yıl içinde yayımlanan ve hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğünüz kitapları, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Alejandro Zambra’nın Okumamak’ı ilgi görmeyenlerden sayılır mı, bilemem ama Okumamak, her ne kadar edebi üslubu, çağrışımları ve çağrıştırdıklarıyla düzeyli bir kitapsa da okurlar için görebildiğim handikabı, çok fazla İspanyolca yazan yazarı sayfalarına davet etmesi, ki üniversitede Güney Amerika Edebiyatı okumadıkça bu yazarların çoğunu bilmemiz olanaksız. Kısa bir yazıda tanıyabilmemiz de güç. Sayfalar ilerledikçe ister istemez yazar adlarını gözle okuyup geçiyorsunuz. Bu ise kitabın yazarının istediği en son şey olmalı.

Latife Tekin’in uzun bir aradan sonra yayımlanan ve doğacı eğilimlere göz kırpan izleğe sahip iki romanından sonraki Zamansız, özellikle dili nedeniyle, kendinden biraz daha fazla söz ettirmeyi hak ediyordu. Zaman akıyor. Yeni yazarlar yetişiyor. Kendini yenilemeyi başaran bir yazar olarak Latife Tekin’in Türk edebiyatındaki yerini koruduğunu görmek de güzel.

Bir de, Parşömen dahil kalburüstü dijital edebiyat dergilerinde düzenli yazan ve henüz öyküleri kitaplaşmamış, anlatımca ve dilce yetkin öykücüler var. Bu fırsatla, ismen olmasa da nitelikçe onları anımsatmak istedim.

Size göre 2022 yılının önemli edebiyat ya da yayıncılık olayları nelerdi?

Yüksek enflasyonun kitap ve dergi fiyatlarını birkaç kat artırması okumanın değil ama kitap okuma alışkanlığının önünde bir engel. Okuma alışkanlıkları değişecek gibi. Okurun dijital kitaplara ve dergilere daha çok yöneleceğini ileri sürmek için güçlü bir sezgi gerekmiyor. Büyük sermayeli yayıncılar ve seçimlerinde titiz butik yayınevleri su üstünde kalabilir. Yakın bir gelecekte kitapçı raflarında ucuz baskılı kitaplardan, çocuk kitaplarından ve tek basımlık, ciltli, özel kitaplardan başkasını göremeyebiliriz. 

Fransız yazar Annie Thérèse Blanche Ernaux bu yıl Nobel’i kazandı. Aslında kazanan otobiyografi türü oldu. Araştırmaya dayanan biyografiden farklı olarak, kurmacadan, günlükten ve denemeden destek alan otobiyografik anlatıma sahip bir yazarın öne çıkması, biraz da haksız yere kurmaca karşısında pek de değer verilmeyen özyaşama dayalı anlatıyı taçlandırdı. Haksız yere diyorum çünkü edebiyatta hiçbir yazarın kaleminden onun özyaşamından kırpıntılar veya parçalar taşımayan bir metin ortaya çıkabileceği akla uygun gelmiyor. Aksi halde bir yazar, yazma güdüsünü var eden “hatırlamak” fiilinden yoksun kalırdı. Bir roman veya öykü tamamen kurmacanın sularında yol alsa bile, yönünü tarihsel/toplumsal ve bireysel gerçeklerin kerteriziyle belirleyebilir.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar ve eksiklikler görüyorsunuz?

Edebiyat ortamımız yaşadığımız ortamdan yalıtılmış değil. Ekonomimiz, yılların ekonomi politikalarıyla nasıl bu duruma düştüyse, kültür yaşamımız da kültür politikalarıyla çoraklaştı. Ülkede üretim az/roman yok, ithal mal çok/çeviri kitaplar gani. Toplumsal yapımızın lime lime oluşunun acısını şiirimizde sözcükleri hecelerine, heceleri harflerine ayırıp tek harften ibaret dizeler oluşturarak çıkarıyoruz.

Şimdilik iyimserliğini korumaya çalışan bir okur olarak, edebiyat ve felsefenin karşılıklı etkileşimiyle, sanatta ve edebiyatta ortaya çıkacak ve günümüzü anlamaya yardımcı olacak kalıcı yapıtların kaçınılmaz olarak gerçeklerden güç alacağına inanıyorum.

Sanıyorum, neo-liberalizmin onyıllardır güvensizleştirdiği yerleşik-etnik, kadın-erkek ve halk-elit gibi insan ilişkileri, edebiyatı bugün de ileriye taşıyacak izleklerdir; dilin yardımıyla edebiyat, gerçeklik ne kadar katı –sıvı veya gaz– olursa olsun, okur için bir anlam dedektörü olması ölçüsünde değer kazanacaktır. 

Başta Parşömen Edebiyat dergisi çevresi olmak üzere tüm edebiyatseverlere mutlu bir yıl dilerim.