Jean Echenoz’un ilk kez 1983 yılında okurla buluşan kült romanı Cherokee, yayımlandığı dönem çok ses getiren, bir yandan oldukça hareketli, diğer yandan farklı türlerle bağ kuran özel bir kitap. Echenoz’un bir yazar olarak kimliğini açık bir şekilde gösteren metin, aynı zamanda ortaya çıkardığı karakterlerle ön plana çıkan bir eser.

Modern roman yazınında “az söyleyerek çok anlatma”nın üstadı olarak kabul edilen Jean Echenoz, bir metni ekonomik olarak kurma konusunda kendisine has bir üslup ve anlayış geliştirir. Bu yönüyle başta Prix Mecidis, Goncourt Ödülü, Marguerite Ödülü gibi birçok edebiyat ödülüne değer görülen Echenoz, çağdaş yazarlar arasında da farklı bir yerde durur.

Her şeyden önce bir polisiye roman olarak Cherokee, okura bir yandan oldukça yalın, sade, duru bir anlatı sunar, diğer yandan o kadar çok meseleyi iç içe geçirir ki metin zamanla giderek katmanlaşır, işin içerisinden çıkılması zor bir hâle gelir. Romanın ana kahramanı Georg Chave’dir. Chave, birçok yönden orijinal bir kişiliğe sahiptir ve belli başlı özellikleriyle dünya edebiyatı bağlamında yaratılan karakterler bakımından da dikkat çeker, çünkü yeni bir türün, yeni bir şahsiyetin öncülüğünü yapar.

Roman, Fransız Yeni Dalga akımına paralel bir şekilde gelişir. Her şey, başlangıçta bir “dedektif” olarak tanımlanabilecek Georg Chave’in başından geçer. Cherokee’nin ana kahramanı Georg Chave, dedektif mi gangster mi, hain mi polis mi olduğu hiçbir zaman kestirilemeyen, her zaman kendi zihnindeki ilerleme şemasıyla hareket eden bir yapıya sahiptir. Ne yapacağı, zihninde neler olduğu, nasıl hareket edeceği hiçbir zaman belli olmayan bir kişiliktir. Bu yönüyle hem oldukça ilgi çekicidir hem de giderek sıra dışı bir karakter formuna bürünür.

Jean Echenoz, bu romanında klasik bir polisiye romanın sınırlarının ötesine geçer. Çoğu polisiye kitapta izlenen yola nazaran farklı bir gelişim çizgisi söz konusudur. Karakter, olay ve gelişmeler okuyucuyla adım adım paylaşılmaz. Klasik bir polisiye metinde yazar, okuru da sürece dâhil eder. Ana kahramanın yaptıklarını, aklından geçenleri, bulduğu ipuçlarını, katili bulma yolunda başından geçerleri adım adım okurla paylaşır. Türün temel ilerleme çizgisi bu şekildedir ve yazar, her zaman okur ile temas hâlindedir. Zira merak, burada yazar ile okur arasındaki bağı sağlayan ve ilerleten en temel unsur olarak sürekli varlığını hissettirir, korunması gereken bir değer olarak ön plana çıkar.

Echenoz, Cherokee’de okuyucuyu doğrudan işin içerisine dahil etmez. Romanın ana karakterlerini, mekânları, hikâyedeki olayları herhangi bir açıklama yapmadan, çoğu zaman kişiler ve olaylar arasında herhangi bir bağ kurmadan dile getirir. Sanki her şey kendiliğinden gerçekleşiyormuş, yazarın da okurun da hikâyenin de herhangi bir şeye ihtiyacı yokmuş gibi bir durum, bir atmosfer söz konusudur. Georg Chave, kafası oldukça karışık bir hâlde kendi zihnindeki “ideal kadın”ın ve polisiye hikâyedeki “ideal olaylar zinciri”nin peşinden koşturur. Burada önemli olan onun için arayışın hep devam etmesi halidir, çünkü arayış bittiğinde roman da sona erecektir.

Roman, herhangi bir amaç ile hareket etmeyen, işsiz güçsüz bir karakter olarak tanımlanabilecek Georg Chave’nin bıçaklı bir saldırıdan kurtardığı Croconyan isimli bir adamla karşılaşmasıyla başlar. Bir barda tesadüfen yan yana gelen Chave ve Croconyan, son gelişmeler üzerine konuşmaya, birbirleri ile hayatlarını paylaşmaya başlarlar. Olaylar da bu andan itibaren gelişir. Chave, yaşananlar üzerine pek düşünmez ve daha sonra Croconyan’ın yanından ayrılarak kendi yoluna gider. İş arayışı içerisinde olduğu bu dönemde bir dedektiflik bürosundan teklif alır.

Jean Echenoz (Credit:ALEJANDRO GARCÍA/EFE/SIPA)

Dedektiflik bürosunda işe başlayan Georg Chave, burada çözülemeyen birkaç dava ile karşılaşır. Bürodaki diğer iki dedektif ne kadar mücadele etseler de söz konusu bu davalarda ilerleme kat edemezler: kayıp bir papağanı bulma, kayıplara karışmış bir kadının izini sürme ve kendisine büyük bir miras kalan varisin yerini tespit etme. Eşini arayan adamın tarihinden kadının sevgilisinin Croconyan olduğunu anlayan Chave, kısa bir süre önce tanıştığı bu adamla yeniden bir görüşme ayarlar. Nihayetinde kayıp eş davasını çözer. Benzer şekilde kayıp papağan davasında da hızla büyük bir başarı gösterir ve dedektiflik bürosu tarafından taltif edilir. Her şey bu süre zarfında olumlu ilerler.

George Chave bir yandan olayları çözmekle meşgulken diğer yandan büroda çalışan diğer dedektifler çeşitli komploların içerisine girer. Ferguson Gibbs ve Fred Shapiro, Ferros isimli varisin peşine düşer. Amaçları, Ferros’u devre dışı bırakarak mirası elde etmektir. Bundan sonraki süreçte Chave, Gibbs ve Shapiro arasında yeni bir dönem başlar. İşler giderek karışır ve dedektiflik bürosunda ayrışmalar olur. Bir anda herkes Chave’ye karşı tavır alır ve polisi onun peşine takarlar. Croconyan ile birlikte hareket eden Chave, bu miras davasını çözmek için yoğun bir çaba harcar. Büyük çatışmalar, iç karışıklıklar ve polisle girilen mücadelelerin ardından olaylar açığa çıkar.

Okura farklı tür bir okuma deneyimi vadeden Cherokee’nin finali de ilgi çekicidir. Birçok çatışmanın, kavga gürültünün ardından dedektiflik bürosundan biri hayatını kaybeder. Nihayetinde bir cenaze alayıyla biten roman, gizemli bir arabanın ortaya çıkması, Chave’nin kendisini açığa çıkarması ve arabanın dikiz aynalarında beliren Fred’in gözleriyle nihayete erer. Oldukça sinematografik bir şekilde işlenen bu sahne, cenaze alayına farklı bir perspektiften yaklaşmanın da önünü açar.

Cherokee, aynı zamanda bir Paris romanı olarak okunabilir. Georg Chave, roman boyunca Paris’i alt üst eder. Girmediği sokak, gezmediği cadde, uğramadığı mağaza bırakmaz. Paris, onun için dünyanın merkezidir ve hiçbir zaman şehirden kopamaz. Bu yönüyle, şehir ile kurup geliştirdiği bağ ile de dikkat çeker.

Jeacn Echenoz’un geçtiğimiz günlerde Mehmet Emin Özcan çevirisiyle yeniden yayımlanan kült romanı Cherokee, okura bir dedektif hikâyesinden çok daha fazlasını vadeden, karmaşık olaylarla süslü, az sözle çok şey anlatan zengin bir eser.

Büşra Tan