Günlük hayatın koşuşturması içinde okuma periyodumuz bazen istediğimiz gibi ilerlemiyor. Ben böyle durumlarda okuyamamış olmamaya dikkat ediyorum. Ve belki de sadece kendimi mutlu etmek ya da kandırmak adına ara ara dönüp baktığım kitaplara göz atıyor, o kitaptaki sevdiğim kısımları karıştırıyor, hem kendimce bir şeyler okumuş hem de yorgunluğa, şartlara, sıkıntılara yenilmemiş oluyorum. Herkesin böyle geriye gidip baktığı kitaplar vardır. Lezzet alacağımız kısacık bir okuma, o koşullar içinde beni ve okuma eylemi ile ilişkimi canlı tutuyor. Geri dönmek, bıraktığım izlere bakmak, o an altını çizdiğim cümleleri yeniden okumak, hızlı ve faydacı bir bağ gibi gelir bana. Bunların hepsi aslında kendimize oluşturduğumuz alanların işaretleri. Eylem fark etmiyor. İnsan kendine iyi gelecek şeylerden bir yol haritası çıkarıyor. Kitaplarla bu kadar hayati ilişkimiz var mıdır ya da olmalı mıdır tartışılabilir. Ama geriye dönmenin bünyemizde oluşturduğu duygusal haz en azından bence tartışmasızdır. Ki basit bir nostalji özleminden de bahsetmiyorum.
Bu kişisel ve bencelerle dolu girişten sonra sadece ismiyle bile bir sürü anlama ulaştığım bir kitaptan söz etmek istiyorum: Geri Döndüğüm Yerler. Banu Yıldıran Genç’in Notos Kitap etiketiyle Temmuz 2022’de yayımlanan kitabı. Türü deneme olarak belirtilen bu kitap Banu Yıldıran Genç’in ilk eseri.

Banu Yıldıran Genç, okuduğu bazı kitapların kendi hayatına değen kısımlarını odağına alarak, kişisel bir yerden başlayıp kitabın onda canlandırdığı hatıraları, bahsi geçen eserle birleştirdiği denemeler kaleme almış. Bunu yaparken de en önemli şey olan iyi bir Türkçe, ritmik bir dil, akıcı bir anlatım gibi aslında yazı yazmakla uğraşan herkesin dikkat etmesi gereken temel düsturları da layığıyla yerine getirmiş ki bu noktada yeniden bence demem gerekiyor.
Bir kitabı kendi kişisel tarihimizde var olan bir detaydan anlatmak ve yorumlamak, kurgu yazarlarının da yapması gereken bir şey belki de. Ya da bir eserin içimizde uyandırdığı etkinin sonucu olarak, bir şeylerden bahsetme isteğimiz de bana anlaşılabilir geliyor. Bu isteği bazen romandan bir kısım uyandırırken bazen de öykü kitabından bir öykü tetikleyebiliyor. Geri Döndüğüm Yerler, aynı kitapların aynı sayfalarının altını çizen insanların güzel bir yaz akşamında bir ateş başında toplanıvermesini hissettiriyor bana. Aslında bu deneme kitabında bahsedilen kitapları okuyanlar ile Banu Yıldıran Genç doğal olarak aynı tecrübelere sahip değil. Hatta Genç’in bir kitap hakkında yazı yazması için kendi hislerinden başka bir şeye de ihtiyacı olmayabilir. Bununla beraber aynı yaşanmışlıklara sahip olmadığımız halde benzer yerlerin altını çizmemiz, altı çizilen satırların aynı hislere tercüman olması aslında bize her koşulda yalnız olmadığımızı hissettiriyor. Ya da daha temel bir konu başlığında, yaşadığımız kırılmalara, yediğimiz kazıklara, aşklara, sevgilere, altından geçtiğimiz kapılara, çocukluk aşklarına, annelere, babalara, kokulara, temas eden bir kitaptan bahsedilmesi bize iyi geliyor olabilir. Basit bir iyi gelme de olabilen bu yazı altında buluşma çabası, tarihin bir noktasında birbirimizden habersiz biçimde aynı zamanları yaşamamızla ilgili bir işareti görme heyecanı da olabiliyor. Hepsi bence aynı hislerin altında buluşma gayretimizle ilgili ve sanırım bu dünyanın en masum isteği. Ve bu denemeler bana, Banu Yıldıran Genç’in duygusal almanağından kendime bir kazı alanı yaratıp oradan seveceğim kitaplar keşfetme, sevdiğim kitaplarla aynı kelimelerle hasbihal etme, yazar kadroma yenilerini ekleme gibi faydalar sağlıyor.
Özellikle kitabın ismi üzerinden gevezelik ettiğimin farkındayım. Bunlara ilaveten bu yazının bir eleştiri yazısı olmadığını da belirtmek zorundayım. Geri Döndüğüm Yerler gibi lezzetli bir dille yazılan herhangi bir metni okumaya gayret ettiğimi belirtir, kitabın yeni baskısı olacaksa index ile yayımlanmasını da rica ederim. Zira bazı dönmek istediğim sayfalara kolayca dönebilmeyi de pekâlâ talep edebilirim.
Halil Yörükoğlu