The Paris Review, yıllarca, yaklaşık dört yüz kadar yazara nasıl yazdıklarını, yazmaya nasıl başladıklarını, yazmayla ve okumakla ilişkilerini sormuş ve bu röportajlar Yazarın Odası 1 ve Yazarın Odası 2 kitaplarında toplanmıştı. Bu kitaplar hem yazarlara hem okurlara önemli rehberlik yapan kitaplar. Timaş Yayınları seriye yine Philip Gourevitch’in yayına hazırladığı Perihan Sevde Nacak’ın çevirdiği Yazarın Yol Haritası ile devam ediyor. Yalnız, Yazarın Yol Haritası, Yazarın Odası kitaplarından biraz daha farklı, bu sefer modern dünya edebiyatının önemli isimlerinin cevaplarını yazarlara göre değil, sorulara göre okuyoruz. Yazmaya dair her aşamanın ve her sorunun farklı yazarların zihninde nasıl yer aldığını, nasıl çözümlendiğini okumak hem okur hem de yazarlar için bu kitabı daha da önemli kılıyor.
Kitap dört bölüme ayrılmış. Yazar: Bir Profil, Teknik Meseleler, Farklı Türler ve Yazarın Hayatı bölümleriyle her bir yazarın yazma, düzeltme süreci ve hatta eleştirmen ve okur hakkındaki düşüncelerine ulaşmak mümkün.

Yazarın Yol Haritası geniş bir seçki sunuyor bize. Sadece kurgu yazan yazarlara değil, kurgu dışı, şiir, çeviri, anı, senaryo ve oyun yazan yazarlara yöneltilmiş sorular bunlar. Aynı sorunun farklı türlerde eser veren yazarlara yöneltilmesi, o yazarların fikirleri, tecrübeleri ve anlattıkları pek çok yazara ilham verecek cinste. Bir bakmışsınız “boş sayfa” sendromunuza daha önce hiç okumadığınız bir yazar çare olmuş. Tabii, böyle bir kitapta yazdıklarıyla bağ kurduğunuz yazarların cevaplarının daha çok ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Ben de Elena Ferrante, John Cheever, Raymond Carver gibi yazdıklarıyla bağ kurduğum isimlerin cevaplarını görünce mutlu oldum. Hiç okumadığım yazarların cevaplarına dair de notlar aldım. Burada tüm yazarlara yer veremesem de yazmaya, okumaya dair cevaplar ufuk açıcı. Yazarın Yol Haritası, tek seferde okunacak bir kitap değil, ismi gibi kayboldukça haritayla kendinizi yeniden konumlandırmanıza yardımcı olacak, elinizin altında olması gereken bir kitap.
Yazmanın bazen zor, bazen yetenek gerektiren bir iş olduğunu düşünenler için özellikle, çoğu yazarın tecrübeli olsun olmasın zorlandığını görmek biraz rahatlatıcı. Başarı ve başarısızlık kavramlarının yazarların dünyasında nereye denk düştüğünü öğrenmek özellikle çok önemli. Cynthia Ozick’in buna cevabı ise not edilecek cinsten:
“İnsanın yazabilmek için hırstan vazgeçmesi gerek. Yoksa amacınız başka bir şey oluyor: Dilin gücünün ötesinde kalan bir güç. Ve bence dilin gücü bir yazarın hak ettiği tek güçtür.”
Yazarın Yol Haritası’nda yazarların yazdıklarından farklı yüzlerini de görmek mümkün. Bu bana edebiyatın ne kadar büyülü olduğunu ve eserin çoğu zaman yazarından önde olduğunu hatırlattı. Kitapla ilgili yazmayı düşündüğüm sırada Jeanette Winterson’un eleştirmenler hakkındaki düşüncelerinin bir kısmına hak vererek yüzümde gülümsemeyle okudum:
“Salonunda oturup bir kitap okuyan, sonra da ne düşündüğünü yazıp gazetede yayımlayan birinin kitapları övmesi ya da yermesi çok absürt. Hatta bundan daha garip bir şey olamaz çünkü kitapla okurun ilişkisi bire birdir; bu kitabın başka insanlarla da binlerce tecrübesi olacak ve bu ilişkilerin hepsi birbirinden farklı olacak.”
Günümüzde çoğu iş belli bir eğitimden sonra yapılıyor ve sonrasında kişinin o meslekteki gelişimi genelde tecrübelinin tecrübesize aktarımıyla gerçekleşiyor. Bazen aldığımız eğitimler yetmiyor, işi yerinde, o işin başında öğreniyoruz. Yazmak bu açıdan biraz zorlayıcı olabiliyor. Pek çok yazar yazmaya başlamanın önemli olduğundan ve yazdıkça bu tecrübenin edinileceğinden bahseder fakat yazmak çoğu zaman tek başına yapılan bir iş ve insanın bazen doğru yolda olduğundan emin olması zor. Hele ki yeni başlamışsa, bir editörü ya da yazdıklarını okutacak kimsesi yoksa. Kitabın önsözünde Nicole Rudick’in dediği gibi, yazma biçiminin, konuyu ele almanın, hayal etmenin, tasarlamanın sadece tek bir biçimi yok. Yazarın Yol Haritası kaybolduğumuz yollardan çıkmamızı sağlayacak, üstelik bunu yaparken de kendimiz gibi yapmamız gerektiğini söyleyen bir kitap.
Yazma isteği insanın içine bazen çok okumakla, bazen kitaplarla çok haşır neşir olmakla bazen de şöhret olma isteğinden doğabiliyor. Sebebi ne olursa olsun yazmaya karar veren biri ya da yeni bir yazar için bir rehber gerekiyor. Çok okuyan insanlar ya da yazar arkadaşları olan insanlar bu açıdan biraz daha şanslı. Peki zorlandığında ne yapacağını bilemeyen yazar adayları ne yapabilir? Yazarın Odası 1 ve Yazarın Odası 2 bu açıdan çok önemli kaynaklardı. Yazarın Yol Haritası da en az onlar kadar önemli ve dolu dolu bir kaynak kitap.
Esra Karadoğan