Birazdan çatılmış ve yorgun
Dünyanın bütün gıcırtılarını toplayarak ağzımda
Gitmem gerek
Gitmem gerek büyüdüm
Üzümün çöpü ekşi, babamın yüzü
Deli diyorlar ona, kızgın, karamsar
Gitmem gerek ondan
Bütün deliler dillerinden anladığım için
Avladıkları kuşları kapıma bırakıyor her sabah
İşte kuşlar, üstelik ayaklarımın altında
Ve milyonlarcalar
Telin ucunu kıvırıp beni dünyaya sabitleyen babam
Onların sesini tartıyor gün aşırı
Altmış yedi yıldır yakışıklı
Ve deli diyorlar, gitmem gerek
Ne kanadım ne gagam ne cik ne kuğurtu
Yanıma irkilmiş bir hayvan ruhu alacağım yalnız
Gitmem ve örtmem gerek üstünü ölülerin
Heyecandan ters giydim her şeyi
Allahı da meleklerini de ters
Bakacağım ve hayret edeceğim bir şey kalmadı
Kurtulduk, çeşmesiz ve kaloriferliyiz
Ters giydim kabahat, ters giydim simsarlar
Gitmem gerek babam çok
Onda bir deli, bir keşiş, bir mümin, bir çocuk
Onda mahir, onda yalın, onda diri, onda aç
Kızgın ve gitmekliyim, kısa ve kibirli
Ama yok başka bir ağzım
Teşekkür etmek için çarptıklarıma
İşte burda, eksikse de burda, bir parçaysa da
Uyu ve dünyaya benze diyor her sabah bana
Gitmem gerek bu kalbime daldırılan el
Gitmem gerek bu beni rahme düşüren akıl
Babam et yedikçe kusuyor, gitmem gerek
Çıplak ve kuşlu ayaklarımla evcil ve cılızım
İşte burda yeni terlemiş kasık
İşte burda yarım yamalak
İşte it dalaşları, işte fareler ve yumurta
Kazara da çıkabilirdim yola
Ama değil, bildiği ne varsa kusmak isteyen
Çirkin ve ödlek bir âlime benziyorum giderken
Yontulmuş bir allahla, ters giyilmiş ama güzel
Savsak, çarıklı, arsız ve kurak
Budur herhalde ben giderken
İnsanların düşündükleri yüzüme bakarak
Çünkü babam on üç yaşında marangoz
On yedisinde sarışın ve otuzunda öfkeliydi
Ben değilim ve gitmem gerek
Avladıkları kuşları kapıma bırakıyor her sabah
Bütün deliler dillerinden anladığım için
Gitmem gerek ondan
Deli diyorlar ona, kızgın, karamsar
Üzümün çöpü ekşi, babamın yüzü
Gitmem gerek büyüdüm
Gitmem gerek
Dünyanın bütün gıcırtılarını toplayarak ağzımda
Birazdan çatılmış ve yorgun
Devrim Horlu