Ayça Erkol’un dördüncü öykü kitabı “Yüze Kadar Say” Everest Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:
Öykü okurlarının yakından tanıdığı Ayça Erkol, bu sefer gerçekle öyküyü buluşturan heyecan verici bir yolculuğa çıkıyor: Bu toprakların gerçek yaşanmışlıkları, Yüze Kadar Say’da Erkol’un sürükleyici kurguyla buluşuyor.
Bir rüyanın ilhamı ve bir define ihtimaliyle evinin salonuna kuyu kazmak, kardeşinin intiharını “konu komşuya rezil olmamak” için engellemek, bir gül ağacına bütün dileklerini fısıldamak, sümsük kuşunun hakkını savunmak uğruna cinayet islemek, hayatın akıp giden hızına yetişmenin çaresini bulamamak…
Hepimizin yakından tanıdığı bir coğrafyada, burada, türlü tuhaflıklarla kurulu günler bütün muzipliğiyle doğarken, yanı başımızda akla hayale gelmez bir dizi olay yaşanırken gerçeklik, dağılıp giden bir bulut gibi usul usul kayboluyor. Ayça Erkol bu bulutun peşinde, öykünün izini sürüyor.
Ayça Erkol, yeni kitabının yolculuğunu şöyle anlatıyor:
“Yıllardır, ülkemde yaşanan enteresan olayların haberlerini biriktirdiğim bir dosyam var. Her şey eğlence olsun diye başladı. Burnumuzun dibinde öyle tuhaf, çılgın, öyle akla hayale gelmez şeyler oluyor ki bazen, en usta yazarın kurgusu bunların yanından bile geçemez diye düşünüyor insan. Çoğu beni hayrete düşüren ama bir şekilde gülümseten olaylar. Üzen ve düşündüren şeyler de girdi dosyaya elbette ancak önünü arkasını bilmediğim ama haberlere düşmüş bu tuhaf olayların bazıları aklımı uzun süre meşgul etti. Sonra onlardan ilham alan öyküler yazmaya başladım. Her şey nasıl oldu acaba diye düşündüm: Bir insan neden evinin temelini üç ay boyunca, yirmi bir metre kazar? Kardeşiniz intihar etmeye kalksa, onun ölme ihtimali mi, eşe dosta rezil olma ihtimali mi sizi uykusuz bırakır? Bir insan bakkala gitmeye bile üşeniyorsa nasıl bir hayatı vardır? Kuruyemiş uğruna birini öldürebilir misiniz?
Kurguya pabucunu ters giydirecek bu yaşanmışlıklar geride onlarca cevapsız soru bıraktı. Bir insan bunu nasıl yapabildi? Nasıl bu kadar ahmakça/sorumsuzca/çılgınca hareket edebildi? Nasıl böyle kötü/saf/acımasız olabildi? Hayat istediğim cevapları sağlamayınca iş başa düştü.
İşte bu kitap, kurmaca yazan herkese en çok sorulan bu iki soruya benim cevabım. Okuyacaklarınız bir yanlarıyla tamamen gerçek, kalan kısımları tamamen ben uydurdum.”

Ayça Erkol, 1976 model, doğma büyüme İstanbullu. Beyoğlu Anadolu Lisesi sıralarında edebiyata tutulsa da hayatın (ve eğitim sisteminin) cilvesiyle kendini İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nde buldu. Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptı, özel sektörde çalışıyor.
Semih Gümüş ve Murat Gülsoy atölyelerinden çok şey öğrendi. Öyküleri 2009’dan itibaren Varlık, Öykü Gazetesi, Sözcükler, Sarnıç Öykü, Özgür Edebiyat, Virüs ve Notos gibi dergilerde yayımlandı.
2016’da Alakarga Yayınları tarafından yayımlanan ilk öykü kitabı Hiç Aklımda Yokken 2017’de Ankara Üniversitesi’nin düzenlediği yarışmada yılın öykü kitabı olarak seçildi. İkinci öykü kitabı Sonra Sincaplar Geldi (2019) ve üçüncü öykü kitabı Bir Kış Gecesi Misafiri (2020) Alakarga Yayınları tarafından yayımlandı. Tomris Uyar hakkındaki biyografik kurgu romanı Bir Adın Vardı Senin İndie Yayınları etiketiyle 2017 yılında okurla buluştu.
Hiç kimseye sırnaşmayan Sırnaş Hanım ve erkek olmasına rağmen adı Sakine olan iki kara kedinin insanı. Orman yürüyüşlerini, yağmur sesini, kitap kokusunu, gülmeyi ve kara kedileri çok seviyor. Kadifeye dokunmaktan, sıcak havalardan ve karamsarlıktan hoşlanmıyor.