Türkiye’de örneğine az rastlanan belgesel şiir türünde, kaynağını çok sayıda kadının sözlü tarih anlatılarından alan 11 şairin kolektif emeği kitaplaştı. Asuman Susam’ın yayına hazırladığı Oraya Kendimi Koydum Everest Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Temelde fotoğraflar, mektuplar, sözlü tarih görüşmeleri, makale, haber, günlükler ve yasal belgeleri şiirsel bir yazım tarzıyla birleştiren belgesel şiir türü, bu kez feminist bir gözle buluştu: Bu kitabın temel malzemesi, kadınlarla yapılan sözlü tarih görüşmeleri.

Hepsi kendi alanlarında yaratıcı, üretken, ilham verici 11 şairin, Asuman Susam, Anita Sezgener, Ece Eldek, E. İrem Az, Mihrap Aydın, Miray Çakıroğlu, Monica Papi, Nur Alan, Petek Sinem Dulun, Selcan Peksan, Sevinç Çalhanoğlu’nun birlikte derlediği bu kıymetli eser, belgesel şiirin (Docupoetry) nadide örneklerinden biri.

Şairler, bir akademik çalışma için kadınlarla yapılan sözlü tarih görüşmelerini içeren bizimhikayemiz.org’un açık arşivini, belgesel şiirin ilkelerini gözeterek yepyeni metinlere çevirdi.

Bu kitapta, şiddet görmüş, okutulmamış, ailesinde sesi duyulmamış, bir şeylerin içine sıkışmış, artık hayatının kontrolünü eline almak isteyen kadınların, transların, kendi bedenine yabancılaşmış kadınların, kadınlık görevlerinin, umudun, umutsuzluğun, sesini yükseltebilmenin, pişmanlığın… kadınlığın birçok halinin hikâyesi var.

“Belgesel şiir kavramı bir ışıma, sıçrama olanağı oldu bize. Kamusal olanla özel alanı kesiştiren, buluşturan, her türlü belge, kayıt, duyusal ve görsel malzemeyi de içine alan bir deney alanı. ‘Gerçekliği’ kamusal ve özel olanın kesişim noktasından ‘dolaysız’, ‘yorumsuz’ aktarmayı amaçlayan bir şiir-mekân. Akıp giden zamandan, tarihten an’ları yakalayıp, onları kaybolmaktan kurtarıp kolektif hafızaya emanet ederek. Estetik ilke kadar etik ilkeyi ve kamusal yararı gözeten ses sese sarmaşarak yeni bir dil imkânında buluşmaktı bu.

Duyduk o sesleri, seslerimizi onlara kattık. Hikâyeler hikâyelere karıştı. Bir biz birikti burada. Okundukça sesler seslere… Sürgitsin. Aynı ihtimam.

Bir arada olmanın kolektif gücü ve neşe çoğalsın diye.”