Parşömen’in 7 yıldır sürdürdüğü soruşturmalara verilen yanıtların, edebiyat tarihimiz açısından önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz.

Bu yıl da okurlara, yazarlara, yayın emekçilerine ve akademisyenlere yönelttik sorularımızı.

İyi kitaplar okuyacağımız bir yıl olsun 2026.

Evren Yesari

2025 yılında yayımlanan kitaplardan beğendiğiniz beş tanesini, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Yeni kitaplara olabildiğince öncelik verdiğim, neredeyse sadece roman okuduğum bir yılı geride bırakıyorum.

Öncelikle… Sloganlara başvurmadan ortaya koyduğu meselesi, etkileyici metaforları, sahici diyalogları ve çok sağlam anlatı yapısıyla bu yıl en çok beğendiğim romanlardan biri Osman Özarslan’ın Hafriyat’ı oldu.

Bir diğer beğendiğim ve beslendiğim roman Agustin Fernândez Mallo’nun Nocilla Laboratuvarı. Aslında Nocilla Projesi’nin ilk iki kitabı önceki yıllarda yayımlanmıştı. Nocilla Laboratuvarı Banu Karakaş’ın İspanyolcadan çevirisiyle bu yıl yayımlandı. Ben üç kitabı da bu yıl içerisinde okudum. Biraz sabır gerektiren, epey kafa yorduran, hatta yorsanız da anlamayabileceğiniz, türler alanlar ve biçimler arasında gezinen çok ilginç anlatılar. Nocilla’yı sevme nedenim bu biçimsel cüretkârlıkla ve zorlayıcılıkla ilgili.

Douglas Stuart’ın Genç Mungo romanı da bu yıl en beğendiklerim arasında. Stuart anlatmak istediklerini çok akıcı ve sahici biçimde kâğıda döküyor. Anlatılması zor meseleleri nedeniyle romanın sonuna kadar yazarla birlikte okur da sanki diken üstünde duruyor. Duygu Akın’ın pürüzsüz çevirisini de anmadan geçmemeliyim.

Kaveh Akbar’ın Şehit romanı da (Çev: Berkan M.Şimşek) sorgulatıcı yapısı ve birçok meseleyi aynı potada eritme becerisiyle en çok beğendiklerimden.

Oyunbazlığı, cesur felsefi değinileri ve ustaca kurgusuyla Ayhan Koç’un Tarihin Molozları Üstünde romanı da bu yılın en güzel romanlarından biri.

Size göre 2025 yılının önemli, dikkat çeken, üzerinde konuşmaya değer edebiyat olayları, konuları nelerdi?

Soruyu okurken üzerinde konuşmaya değer edebiyat olayı aramaya başladım ama gözümün önüne gelenler sadece edebiyatla ilgili olmadı. Sözgelimi bir şairin sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınması edebiyatla ilgili midir? Ya da bir yazarın başka bir yazarı intihalle suçlaması sonrası açılan davada %5 intihal bulan bilirkişilerin edebiyatla ilgisinin oranı %5 var mıdır?

Bu ülke hiç kimseye sadece edebiyatla ilgilenme imkânı vermiyor. Ne kadar siyasetten gündemden uzak durmaya çalışırsanız çalışın haksızlık hukuksuzluk liyakatsizlik çürüme gelip sizi buluyor. Edebiyat politik midir değil midir, bambaşka ve epey derin bir konu ama şunu söyleyebiliriz sanırım: Edebiyat sadece edebiyat olarak kalmıyor.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?

Bir önceki soruda sorunları yeteri kadar sorun etmediğimi fark ettim. Bu yalnızca benim değil sanırım edebiyat ortamımızın ortak sorunu.