Parşömen’in 2019 yılından beri sürdürdüğü soruşturmalara verilen yanıtların önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. 2025’te hangi kitapları okuduk? İz bırakan olaylar nelerdi? Edebiyat kamuoyunda neler gündem oldu?
Bu yıl da okurlara, yazarlara, şairlere, çevirmenlere yönelttik sorularımızı.
İyi kitaplar okuyacağımız bir yıl olsun 2026.

2025 yılında yayımlanan kitaplardan beğendiğiniz beş tanesini, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?
Son iki yıldır Parşömen’in soruşturmasını cevaplayamıyordum. Bu yıl da öyle olacaktı ama Sevgili Onur Çalı’ya bir kez daha olumsuz cevap vermeye yüzüm olmadığını hissettim. 19 Mart Darbesine ve gençlerin hepimizi umutlandıran direnişine, onların gözaltına alınmalarına, tutuklanmalarına kaptırdım kendimi. Kitap okuyamadım. Kitabı elime alıyordum, iki sayfa sonra bırakıyordum. Kitaplar değil ben kötüydüm. Bu yıl en az kitap okuduğum yıl olarak kişisel tarihime geçebilir.
Gece Yarısı Mavisi, Fürüzan, YKY
Fürüzan’ın Parasız Yatılı kitabından önce dergilerde yayımlanmış ilk öykülerini kapsayan bir derleme. Olcay Akyıldız ve Bilge Ulusman’a teşekkürle. Fürüzan’ın külliyatı böylece tamamlamış oldu. Okumakta yarar var. İlk öykülerinden itibaren nasıl bir değişim izlediğine görebiliyorsunuz. Son derece kapalı öyküleri beni şaşırttı.
İrlanda Defteri, Meltem Gürle, Can Yayınları
Kırmızı Kazak’ı okuyunca hayran olmuş, uzunca bir süre başucu kitabı yapmıştım. Meltem Hanımı twitter’dan takip etmeye başladım. Onun İrlanda anılarını Mary’le ilgili paylaşımlarını okumayı sabırsızlıkla bekliyordum. Birgün dayanamayıp umarım kitap olarak da okuruz demiştim. O isteğim gerçekleşince hemen aldım.
Meltem Gürle’nin denemelerini tadı bir başka. İrlanda Defteri farklı bir kültürün yaşamını, tarihini, edebiyatla harmanlayan bir eser. Denemenin de ötesinde bir roman gibi de. Bence okumayan kalmamalı.
Kalbi Hızlandıran Şeyler, Asuman Susam, Everest
Asuman Susam’ın derinlikli şiirlerini, “boşluktaki hikmet”in beni zorlamasını seviyorum. Felsefe ve şiiri harmanlıyor. Her ne kadar felsefe konusunda yetersizsem de bu şiirlerden bir yol bulmak beni mutlu ediyor.

Yunanca Dersleri, Han Kang, April (Çev: Göksel Türközü)
Han Kang’ın bu kitabı konusu ve kurgusuyla ilginç. İki karakter var, adam Yunanca öğretmeni görme duygusunu kaybediyor, kadın konuşma yetisini kaybetmiş. Kurgusunda parçalı anlatım söz konusu ve anlatıcılar karakterlerin kaybettikleri yetilerine uygun, adam birinci tekilden kadın üçüncü tekliden anlatıyor. Her ikisini buluşturan Antik Yunanca dersleri, konuşulmayan bir dil ve onun ortaklığında var oluş hikâyesi. Sessiz sade bir dille yazılan.
Size göre 2025 yılının önemli, dikkat çeken, üzerinde konuşmaya değer edebiyat olayları, konuları nelerdi?
YKY’de, Gece Yarısı Mavisi kitabı söyleşisine sadece editörün çağrılmış olması, bu kitabı derleyenlerin emeğinin göz ardı edilmesi önemliydi. Yeterince konuşulmadı.
İkincisi Yavuz Ekinci’nin bir okur tarafından Cimer’e şikâyet edilen Rüyası Bölünenler kitabı hakkında açılan davanın zaman aşımı nedeniyle düşmesiydi. Gerekçe “roman kahramanın terör propagandası yapması.” Bu hepimizin başına gelebilir diye yazmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Mine Kırıkkanat Elif Şafak hakkında açtığı intihal davasını istinafta kazanması da ayrı bir konu. Sansürü sadece devlet değil bizler de birbirimize uyguluyoruz görüleceği üzere.
Kadın + edebiyatçıların ülkenin çeşitli yerlerinden, yurt dışından da katılım sağlayarak bir grup oluşturmaları, yayın dünyasındaki taciz ve şiddet olaylarına karşı tepkilerin sözde kalmaması ve somut eylemlere dönüşmesi için taleplerini kaleme almaları ve çeşitli mecralarda paylaşmaları önemliydi.
Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?
Yıllarca konuştuğumuz konular devam ediyor. Devam da edecek. Zira edebiyat ortamı toplumdan azade değil. Toplumun bir yansıması. Anlamsız tartışma, klikleşme, kayırmaca, dedikodu, taciz, dolandırıcılık, emek sömürüsü, sansür, ne ararsan var. Bir de “en iyi ben bilirim”ciler.
Olumlu bir etkileşim var mı, benim görebildiğim kadarıyla yok.
Her şeye rağmen en iyisini yapma gayretiyle roman, öykü, şiir yazmaya devam edenlere, araştırma yapmaya, derlemeye toplamaya çalışıp kurgu dışı edebiyata katkıda bulunanlara teşekkür etmek gerek.
Yaşadıklarımız düzelir mi, sanmıyorum. Her şey gibi ülkenin değişimine, değerlerin önemsediği günlerin geri gelmesine bağlı diyorum. Bunun için de paralel evrende yaşıyormuş gibi davranmak yerine toplumun meselelerine ses çıkarmak, eylemsel olmak önemli.
Bir de teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde gerek yapay zekâyla yapılmış çeviriler gerekse yapay zekâyla yazılmış kitaplar konusunda nasıl bir düzenleme yapılmalı bunun üzerinde düşünülmesi gerekir sanırım.
