İthaki Yayınları’nın izniyle, “Feminist Ütopya Projesi” kitabının 281-283. sayfalarında yer alan “Baş Belası Tiplerin Ötesinde: Irkçılık Karşıtı Feminist Bir Edebiyata Doğru” başlıklı bölümü yayımlıyoruz.

Feminist-Ütopya-Projesi-1

Geçenlerde bilimkurgu editörlerinin düzenlediği bir paneldeydim ve artık görmekten sıkıldığımız basmakalıp bakışlar hakkında konuşuyorduk. “Bir kadının baş belası olması,” dedi editör Rose Fox, “artık yetmiyor.” Rose ile birlikte Long Hidden: Speculative Fiction from the Margins of History antolojisinin editörlüğünü yapmıştık ve ne demek istediklerini çok iyi anlıyordum. Kadınlar üzerindeki baskıyı ve onlar hakkındaki basmakalıp görüşleri gözler önüne sermek amacıyla hazırlanan bir hikâye seçkisi hazırlarken bile, elimizdeki taslak metinler ya kurtarılmayı bekleyen edilgen kadınlar ya da baş belası olmaktan öteye gidemeyen kadın karakterlerle doluydu.

Evet, edebiyatta baş belası kadınlar olsun istiyoruz! Kesinlikle. Ama baş belası olmak çoğu zaman kadınların genel insanlıklarını kaybetmelerine mâl oluyor ve bu tek yönlü bir kimliğe dönüşüyor. Kadınların katı ikiliklerin dışına çıkmasına izin vermiyoruz; kendilerine bu kalıpların arasında bir yer belirlemelerine olanak tanımıyoruz. Bu durum, halihazırdaki o basitleştirilmiş edilgen ve baş belası kutuplarına ilaveten, yazarların ya aseksüel ya da hiperseksüel şekilde resmettikleri siyah kadınlar için bilhassa geçerli. Bu basmakalıp bakışların hiçbiri tam gelişmiş, karmaşık bir insanı tasvir etmiyor. Toplumsal cinsiyet ve ırk klişelerin kesiştiği bu noktada, kendimizi daha iyilerini başarmak için zorlamalıyız. Bir kadıncı,* yazar ve toplum eleştirmeni olarak Trudy’nin kendi bloğu Gradien Lair’de belirttiği gibi:

Kendimi en güçlü hissettiğim zamanlar, karmaşıklığımı gönül rahatlığıyla hissettiğim anlar oluyor; bu da bir gelişme olanağı ve aynı zamanda, katı türde bir “güçlenmiş” Siyah kadınlar mitinin uygulamaya konmasına veya bu mitin kendisine yönelik bir arzuya dair kadın düşmanı taleplerden uzakta durma fırsatı anlamına geliyor… Benim güçlenmem benim insanlığıma benziyor ve tüm tarihi, nüansı ve karmaşıklığıyla kendi insanlığım benim odak noktam.

Basmakalıp bir tipi alıp tam tersine çevirmek yetmez: Kurtarıcısını bekleyen başı dertte “küçük hanım”ı tam tersi bir tipe dönüştürmek aynı basit ikiliği besler. Sahici bir karşı-anlatı kendisini vaktiyle hapsetmiş yapıları parçalar ve bunu kendi karman çorman hakikatlerine bağlanarak yapar. Zulme direnmek için sergilediğimiz mücadeleler, savaşlarla yoğrulmuş bu dünyadaki kimliklerimiz, klişelerin bizleri içine sıkıştırmaya çalıştığı dar kutulara sığamayacak kadar çok katmanlı ve nüanslıdır. “Baş belası”ndan ya da “başı dertte küçük hanım”dan daha fazlası olan başkahramanlara, gerçek insanlar olan kadın karakterlere ihtiyacımız var.

Sahiden feminist, ırkçılık karşıtı bir edebiyat dünyasında kadınlar “baş belası” olmanın ötesine geçecek. Bir gün raflarda art arda dizili kitapların arasında yürüdüğümü hayal ediyorum: Kapaklarında hepsi farklı ırklardan, farklı görünüşlerde ve bedenlerde kadın kahramanlar olan bir sürü bilimkurgu ve fantastik edebiyat kitabı; LGBTQ ilişkileri üzerine kurulu aşk hikâyeleri; kadın ve erkek ikiliği dışında farklı toplumsal cinsiyet modelleri sunan çocuk kitapları. Kadınlığın farklı boyutlarını irdeleyen, bütün ırkları ve transları kapsamına alan bir edebiyat dünyası hayal ediyorum. Erkek egemen erillik ve heteronormatiflik anlayışlarına kafa tutacak bir edebiyat dünyası. Ve her şeyden önemlisi, darmadağınık ve güzel hakikatleri olan, zengin, çok yönlü ve capcanlı karakterleri barındıran bir edebiyat dünyası.

Edebiyat dinamik bir feminist duruş kazandığında dünya da onunla birlikte dönüşecek. Çocukların bugüne nazaran cinsiyetçilikten daha fazla arınmış bir dünyada büyüdüğünü göreceğiz ve bunun karşılığında onlar da hayalgüçleriyle yeni bir edebiyat kuşağı yaratacaklar. İşte o zaman yeni bir hikâye başlayacak.

DANIEL JOSÉ OLDER

Daniel José Older Half-Resurrection Blues ve Shadowshaper’ın yazarı. Ghoststar.net’te, Youtube’ta ve Twitter’daki @djolder hesabında onun yazmaya dair fikirlerini bulabilir, New York’ta on yıl boyunca sağlık görevlisi olarak çalışmasına dair notlarını okuyabilir ve müziğini dinleyebilirsiniz.

* Yazar burada Trudy için “feminist” yerine siyah kadın hareketinde, ilk olarak Alice Walker tarafından ortaya atılan “womanist” kelimesini kullanarak, beyaz kadın feminizminden ayrılan, siyahi kadınların karşı duruşuna dikkat çekmiştir (ç.n.).