“Latin Amerika’nın annesi” olarak adlandırılan Mercedes Sosa, pek çok eşsiz şarkısına rağmen en çok “Gracias A La Vida” (Teşekkürler Hayat) ile anılır. Şilili şair Violeta Parla‘nın şiirinden bestelenen bu şarkı, sonraki uzun yıllar boyunca cezaevlerindeki tutsaklar, yoksullar, devrimciler, isyancılar ve kadınlar tarafından eylemlerde söylenmiş, slogan haline gelmiştir. İçinde bulunduğumuz karanlık pandemi günlerinde ise bizlere bir nebze olsun nefes aldıracağı kuşku götürmez.

Bu yazıyı okuyorsanız, bir yoğun bakım odasında tavana bakmıyorsunuz demektir. Sevdikleriniz hâlâ sağlıklı, kahveniz hâlâ sıcak, nefesiniz hâlâ ferahtır. Belki henüz malum musibetle karşılaşmamışsınızdır. Evden dışarı çıkmama ayrıcalığına sahipsinizdir belki, kim bilir? Sahip olduğunuz ve şu günlerde şans olarak addedilen bu durumunuza rağmen mutsuz olmanız çok doğal. İçinde bulunduğumuz pandemi krizi en neşeli insanı bile darboğaza sokabilecek kadar güçlü ve karanlık ne yazık ki. Kaygı, korku, bekleyiş, zorunluluklar… Baharın ürkek bir sevgili gibi göz kırpışlarını görecek halde olmamanız sizin suçunuz değil. Dünyayı çalkalayan bu ölümcül salgının üzerimize serptiği toprak öyle ağır ki kolay kolay havalanmıyor. Sıkılmakta, üzülmekte, öfkelenmekte haklısınız. Yine de insan olmanın yeteneğidir gülümsemek. Mutlanmak, umutlanmak, teşekkür etmek… Gözyaşının kuruyabilen bir şey olması bile hayatı yaşanabilir kılıyor öyle değil mi? Tıpkı evrenin büyüklüğü ve hayat anlarının kum tanesi kadar çokluğunun ayırdına varılması gibi. O halde bu yazının konusu olan Mercedes Sosa’nın o en bilinir şarkısının sözleriyle başlayalım.

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Bana iki parlak yıldız verdi ve onları açtığımda
Mükemmel bir biçimde siyahla beyazı birbirinden ayırdım
Ve yüksek gökyüzünde yukarısı yıldızlarla kaplı
Ve kalabalıkta sevdiğim adam

Bazı sesler, uzak diyarlardan uçup size ulaştığında, aslında ne zamandır yanı başınızdadır hissi verir. Öyle yakın, öyle tanıdık. Bu seslerin ruh verdikleri ezgileri dinlerken, özgürlük, umut, sevgi gibi anlamı derin sularda yüzmeye başlarsınız. Mercedes Sosa’nın sesi böyledir işte. Şarkılarında anlamını bilmediğiniz her kelimenin notalarla dansı, içinizdeki kıpırdanan anlamları harekete geçirir. Özgürlüğü düşünürsünüz en çok. Pes, asil ve dingin sesinde mücadelenin huzurunu, zaferin coşkusunu, aşkın dinlenmiş serin halini yaşarsınız. Sonra bakarsınız ki aslında bu tok kadın sesi, tam da devrimci bir ruhun hayat bulmuş halidir. Bir kez daha anlarsınız ki müziğin evrensel ve büyülü gücü, aynı ortak, anlamlı noktada insanları buluşturuyor.

Haydeé Mercedes Sosa, buradan çok uzaklarda, Güney Amerika’da, Arjantin’in San Miguel de Tucumán şehrinde dünyaya gözünü açtığında takvimler 9 Temmuz’u, yani ülkenin bağımsızlığa kavuştuğu günün yıldönümünü gösteriyordu. İlerleyen yıllarda bulunduğu coğrafyanın müzik rengini içindeki özgür melodilerle değiştirmesi, kim bilir belki de bu tesadüfün eseridir. Ülkesine ait folk ritimleri ve yerel dans ezgileri ile büyüyen Mercedes, 15 yaşında folklorik maniler söyleyerek bölgesel bir radyonun açtığı yarışmayı kazandı. Amatör şarkı yarışmasının birincisi bu kız, ödül olarak bir ay boyunca radyoda şarkılar söyleyecekti. Müzik serüveni başlamıştı. Büyülü sesi, sadece kendi mahallesine değil çok daha geniş bir çevreye yayılacaktı.

1950’lere kadar tangonun keskin çizgileri dışına çıkamamış ülkede yenilik zamanıydı. Oysa çok az sanatçı hâlâ popülerliğini ve geçerliliğini koruyan tangonun dışında eserler icra etmeye cesaret ediyordu. Bu noktada ülkenin ünlü folk sanatçısı Atahualpa Yupanqui’nin başını çektiği bir grup, popüler tangoya alternatif olmak üzere yeni bir akıma öncülük etti. Bu hareketin adı “Movimiento del Nuevo Cancionero” yani “Yeni Şarkı Hareketi”ydi. Baskın bir melodi ve dokunaklı şiirsel yapısıyla ve yeni gitar teknikleriyle hayat bulan bu akım, ülke müzik tarihinde devrim niteliğindeydi. Sosyal-protest olarak tanımlanabilirdi, şarkı sözlerinde insan hakları, demokrasi, özgürlük, “Unidad Popular” (Halk Birliği), emperyalizm gibi temalar vardı. Yürekli bir grup sanatçı tarafından atılan bu tohumlar zamanla büyüyecek, önce Arjantin’i sonra da tüm Güney Amerika’ya yayılacaktı. Henüz yirmili yaşlarda olan Mercedes Sosa ise bu oluşumun mimarlarından biriydi. Yeni Şarkı akımının kabul gördüğü bu yıllarda, birçok Arjantin şarkısının formu yeniden düzenlenerek özgünleştirilmişti. Mercedes Sosa, Armando Jejado Gomez, Manuel Oscar Matus ve Tito Francia başta olmak üzere çoğu şarkıcının söylediği şarkılar, sanatçılar ve halk arasında ortak bir düşünce ve duygu birlikteliği yaratıyordu.

La-Voz-De-La-Zafra-Spanish-2009-20180420125855-500x500

Mercedes Sosa’nın “La voz de la zafra” adındaki ilk plağı 1959’da yayınlandı. 1960’lı yıllarda tango ve buna benzer dans müzikleri yeniden canlanmıştı. Buna rağmen “Yeni Şarkı” hareketi alternatif politik çizgisinde var olmaya devam ediyordu. Mercedes Sosa, büyüleyici sesiyle bu akımının rüzgarıyla bütünleşip esiyordu. Geleneksel Latin Amerika folk müziğini, rock müziği öğeleri ile zenginleştiriyor, progresif ve genellikle politik sözlerle birleştirerek duruşunu müziğiyle cesurca sergiliyordu. 1965’te, Arjantin halk şarkılarını kendi yorumuyla yenileyen şarkılardan oluşan “Canciones con Fundamento” adlı albümü yayınlandı. Arjantin darbeler ülkesiydi. Anayasal oligarşi ve sınırlı demokrasi rejiminin olduğu birinci dönem sonrasındaki 1930’lu ve 1940’lı yıllarda siyasal sistem kutuplaşmış, Arjantin’de sivil ve askeri hükümetler arasında yaşanan bir gidiş-geliş süreci başlamıştı. Hatta bu devrede, askeri müdahale modeli daha baskın hale gelmişti. Neredeyse halk asker kimliğini bir siyasi aktör olarak kabul etmiş ve askerin siyasete katılması daha kabul edilebilir olarak görmüştü. Böylece ordunun hem devlet üzerindeki kontrolü hem de keyfi kuralları giderek artmıştı. Özellikle 1973-1983 yılları arasındaki askeri iktidar, bu açıdan Arjantin tarihindeki en şiddetli olanı olarak kabul edilebilirdi.

R-2863432-1342797372-5444.jpeg

1976’da Jorge Vileda komutanlığında yapılan askeri darbe, siyasi duruşu ve müziğinden ödün vermeyen Mercedes Sosa için, zorlu bir süreci başlatıyordu. Şarkıcının “La Negra” albümündeki tüm şarkılar yasaklanmasına rağmen ülkesinde kalmaya devam etti. Sonrasında ise 1979 yılında, verdiği bir konser sırasında sahnede gözaltına alındı. Artık doğduğu topraklarda, var olma sebebi olan şarkı söylemesi yasaktı. Ülkesinin Özgürlük Günü’nde doğan bir çocuk, büyüyüp şarkılar söylediğinde ülkesinden kovulmuştu. Avrupa’da özlemle ve öfkeyle geçen sürgün hayatı ancak 1982’de Falkland Savaşı sonrası cuntanın düşmesiyle bitecekti. Mercedes Sosa ülkesine dönüp sağlığı elverdiğince siyasi duruşundan vazgeçmeyerek, mücadelesine ve müzik çalışmalarına devam etti. 40’a yakın albümü, oyuncu ve besteci olarak içinde bulunduğu 6 filmi, onlarca konseri ile diktatörlük karşısında sanatın gücünü temsil etti. Özgürlük ve insan hakları için verdiği mücadele sebebiyle 2002’de Arjantin’de Sarmiento Ödülü’ne layık görüldü. UNESCO’nun iyi niyet elçiliğini yaptı.

“Latin Amerika’nın annesi” olarak adlandırılan Mercedes Sosa, pek çok eşsiz şarkısına rağmen en çok Gracias A La Vida (Teşekkürler Hayat) ile anılır. Şilili şair Violeta Parla’nın şiirinden bestelenen bu şarkı, sonraki uzun yıllar boyunca cezaevlerindeki tutsaklar, yoksullar, devrimciler, isyancılar ve kadınlar tarafından eylemlerde söylenmiş, slogan haline gelmiştir. İçinde bulunduğumuz karanlık pandemi günlerinde ise bizlere bir nebze olsun nefes aldıracağı kuşku götürmez.

Mercedes Sosa, 2009 yılında, buralardan göçüp gitti ama ardında bıraktıkları hâlâ bizimle. Dünyanın dört bir yanında, birbirinden farklı coğrafyalarda nefes alan bir dolu insan, onun büyüleyici sesi ve şarkıları ile özgürlüğe, insanlığa, her ne olursa olsun mücadele etmenin saygınlığına dokunmaya ve hayata teşekkür etmeye devam ediyor.

Hande Çiğdemoğlu

Bu yazıda, Wikipedia bilgilerinden, Dr. Gözde Müşerref Gezgüç ve Prof. Dr. Turgay Uzun’un “Arjantin Siyasi Tarihinde Askeri Darbeler” makalesinden, Açık Radyo yazarı Zekeriya Şen’in “Sessizlerin Sesi Mercedes Sosa’nın Ardından” yazısından ve Lyrictranslate adlı web-sitesinden yararlanılmıştır.