Olcay Özmen

Bir kezinde güme gitmiştim. Orada bilinçli olarak kalmayı tercih ettim bir süre.

O gün gerginsindir.

Sadece o değil.

Askerlik günlerin uzamıştır.

Üç gündür tıraşsızsındır.

Yarım bırakılmışsındır, yarıda değil.

Yardımcı olmuşsundur.

(Bunu tekrarlamak zorunda kaldığın bir ritüel gibi düşün.)

Zorundasındır.

Siktiri çekmek üzeresindir.

Ramak seversindir.

Hiç yokluk çekmediğin için utanırsındır.

Bacak bacak üstüne atamazsındır.

Saygı zımbırtısından değil, menislerindendir.

Koca şişeyi iç etmişsindir.

Burnun hiç kanamamıştır.

Hasret çekmemişsindir.

Vazgeçmişsindir.

Reddedilmemişsindir. Bir kez bile. Sırf bu yüzden tatlı puştlukla itham edilmişsindir.

Arslanın benzemediğisindir. Ki aksine burada bir gönderme gerçekten yoktur.

Üretim tarihi ile son tüketim tarihi arasına sıkıştırılan lot numarasındır.

(Lot ne ulan! Parti numarasısın!)

Ayçiçeği görünce dedeni hatırlarsındır.

Oğlunu dört gündür görememişsindir.

İnanç Avadit’in kitabını bitirip sokağa çıkmışsındır.

Ölüm ile Karacoğlan’ı.

Tabii ki burada kesecektik. Şimdiki gençler eksiltme diyor buna. İmgeden uzaklaşacaktım. Vıcık vıcık imgeden bahsediyorum. Senden bahsetmiyorum. Rast’laşmadıklarımdan. Sınırı geçemeyenlerden. İltica edenlerden. Xerîbî’den. Kapanan demir kapının sesinden. Artık durmadan değişen gerçek ya da gerçeğe benzeyen o şeyden. Beni Allah’a havale ederken havale ücretini ayrıca kesmeyenlerden. Bu sırada bir vapur iskeleye yanaşır. Beyaz köpükleri sen çıkardın sanırsın. İskeleyle sancağı ayıramayacak kadar. Yeşil bir kültablası vardı annemin çeyizliğinden. Biraderle top oynarken kırıp kaçmıştık evden. Saatlerce dönememiştik. Birazdan bir pandomim başlayacak. Annem terlik fırlatacak. Halamın kızı yarın nişanlanıyormuş. Beni de çağırıyorlar. İyi bir yalan bulmalıyım. Durmadan burnum kanadı. Hasretten geberdim kimbilir kaç. Vazgeçmedim.

Ayrıca bu şiiri bir fabrikada, kanatanlar için vardiya sırasında yazılmışsındır.

Olcay Özmen