Edebiyat ortamımız, ülkemizin diğer ortamlarından farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az ve sair. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Hem, kağıt oyunu oynayanlar bilir; ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştım. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

42179-ruh25c5259fen

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

2007 yılından beri, düzenli olarak kısa öykü yazıyorum. İlk zamanlar, sadece korku öyküleri yazıyordum. Daha sonra, fantastik ve kara mizah türlerinde de kalem oynatmaya başladım. Ancak son yıllarda ağırlıklı olarak bilimkurgu öyküleri yazıyorum. Şu anda, bilimkurguya odaklandığımı söyleyebilirim.

Yazma uğraşını neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdın?

Bana kalırsa kısa öykü, günümüz dünyası için en uygun edebiyat türü. Kısa, öz ve tasarruflu; ama aynı zamanda yoğun, etkileyici ve vurucu. Sosyal medyanın, internetin, akıllı telefonların hiç durmadan dikkatimizi dağıttığı böylesine hızlı zamanlarda, öykü bizi bir anda başka bir dünyaya, başka bir zamana alıp götürebilir. Birkaç dakika içinde bile, sağlam bir öykü sizi darmadağın edip nakavt edebilir.

Yayınevini nasıl belirledin? İlk kitabının yayımlanma sürecinde neler çektin?

Ne yazık ki, birçok kişi gibi ben de zorluklar yaşadım. “İçimdeki Robot”tan önce, başka bir öykü dosyam vardı. O dosya, kara mizah öykülerimden oluşuyordu. Bir yayıneviyle anlaştık; ancak on dört ay süren garip bir süreç sonunda, dosyamı kitaplaştırmamaya karar verdiler. Severek takip ettiğim yayınevlerinden Yitik Ülke Yayınları’na başvurdum. Kadir Aydemir, bir bilimkurgu öykü dosyası hazırlamamı istedi. Ben de hazırladım ve “İçimdeki Robot” ortaya çıktı. Yayımlanmayan diğer dosya ise hâlâ bir yayınevi arıyor : )

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde sana yol gösteren, yardımcı olan bir editörün oldu mu? (Eğer olduysa, editöründen razı mısın?)

“İçimdeki Robot”un kitaplaşma sürecinde, Kadir Aydemir’in epey yardımı oldu. Hatta kitabın ismini o buldu. Buradan bir kez daha kendisine teşekkür ediyorum. Ondan razıyım.

İlk kitabınla hayatında neler değişti? Neler ummuştun ne buldun?

Çok büyük değişiklikler yaşadığımı söyleyemem. Uzun bir bekleyişin ardından, çocukluk hayalim gerçekleştiği için çok mutluyum. Okurların yorumları, eleştirileri, geri dönüşleri insanı heyecanlandırıyor. Öykülerinin okurlar tarafından beğenilmesi, kitabının hiç tanımadığın insanların kütüphanelerinde bir yer edinmesi harika bir duygu.

Telifini alabildin mi/alabilecek misin?

Telifimi aldım.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Sen salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdin?

Edebiyatın mutfağında epey zaman geçirdim diyebilirim. Birçok dergide ve fanzinde öyküm çıktı. Hem basılı yayınlarda hem de internet dergilerinde ve sitelerinde yer aldım. Ama son yıllarda özellikle mutfağın internet bölümünde vakit geçiriyorum. Bilimkurgu Kulübü, Kayıp Rıhtım, Mavi Melek edebiyat sitelerinde onlarca öykümü okuyabilirsiniz.

Kitabın yayımlandıktan sonra yakın çevrenin ve ailenin yazmak/okumak uğraşına bakışları değişti mi? Yazıyla ilişkinde ciddi olduğuna ikna oldular mı? Kitap sana bu anlamda bir özgürlük alanı ya da dokunulmazlık zırhı kazandırdı mı?

Bakışları değişmedi; çünkü ailem ilk günden beri yazma ve okuma uğraşımı destekledi. Babam sayesinde, kitaplarla dolu bir evde büyüdüm. Okumayı söker sökmez, babamın kitaplardan oluşan bir hazinesi olduğunu fark ettim ve o hazinede kendimi kaybettim. Şu anda kendi hazinemi oluşturuyorum. Bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum. Eşim Sema da sağ olsun, bu konuda beni hep yüreklendiriyor. Sema, öykülerimin ilk okuru olma görevini de layıkıyla yerine getiriyor. İyi ki varlar!

Peki, bundan sonra?

Şu anda, bir kısa roman üzerinde çalışıyorum. Bir yandan öyküler yazmaya devam ediyorum. Bakalım, gelecek bize neler gösterecek!