İlk kitabın heyecanı ayrıdır. Kâğıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar tıpkı sonrakiler gibi kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın? Yazarlık bize özgü hatalarımızla, acemiliğimizle birlikte bir uzun yolda yürümek değil mi zaten?

İlk öykü kitapları yayımlanmış yazarlarla 2015 yılından beri “İlk Göz Ağrısı” söyleşileri yapıyor, ilk kitaplarının heyecanını paylaşıyoruz. Sevim Çiçek, 159. konuğumuz.

Sevim Çiçek

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

Kolay olmadı ama yolda iyi bir kılavuza denk geldim. Aksi halde sağa sola savrulabilir, yoldan sapabilir, belki de vazgeçebilirdim. Notos Atölye, çok değerli Semih Hocamla tanışmak büyük şans oldu. Yaratıcı yazarlık ardından yazı atölyesi derken bir baktım zihnimde, yüreğimde, kulağımda biriken hikâyeler, isimsiz ve cisimsiz kahramanlar birer birer gün yüzüne çıkıyor, ha babam de babam yazıyor ve atölyeye gönderiyorum. Olmuyor tabii, öykü nerede benim her şeyi boca ettiğim yazılarım nerede. Yenile yenile, beni dürtüp duran sabırsızlığı ve hadi ama onu da anlat bunu da, diyen gevezeyi yenmesini öğrendiğim yanılgısına düştüm. Hazırlayıp orya buraya gönderdiğim dosya duvarlara tosladı. Kitabın kapağındaki keçi misali inatla sürdürdüm çabamı. Bu arada sevgili arkadaşım Ayfer Candanoğlu’nun teşvikiyle Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kütüphanesi’nin Nezihe Meriç anısına düzenlediği yarışmaya katıldım ve öyküm seçkiye girdi. Ertesi yıl başka bir öyküm yine Nilüfer Kütüphane’nin Fakir Baykurt adına açtığı yarışmada mansiyon aldı. Öyleyse yola devam, dedim.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

Beni dürtüp duran hikâyeleri dile dökmemi sağlayacak en uygun türün öykü olduğunu düşündüm.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Uzun hikâye, yukarıda kısmen özetledim. Birçok yayınevi bu ekonomik koşullarda tanınmayan, ismi cismi bilinmeyen birinin kitabını basmaya yanaşmıyor pek. Epey süründüm, hatta bir yayınevi basacaktı ama mali güçlükler nedeniyle “maalesef” demek zorunda kaldı. Yaklaşık iki yıl sonra Notos teklif edince ayaklarım yerden kesildi.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Dosyadaki bazı öyküleri gözden geçirme sürecinde Notos haricinde katıldığım başka atölyelerde karşılaştığım hocalardan birkaç öneri gelmişti. Yayın sürecinde editörümün sihirli dokunuşları bambaşka tabii.

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

14 Mart 2023’te kaybettiğimiz kardeşimin yasını sürüyoruz ailece. Her şey birbirine karıştı.

Telif aldınız mı?

Evet.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

Öykülerim Notos hariç başka bir dergide yayımlanmadı.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Bahsettiğim nedenden ötürü bunu gözlemlememe şansım olmadı. Ama kitabı okuyan bir arkadaşım, “Bu kadarını beklemiyordum doğrusu,” gibi bir laf etti : )

Peki, bundan sonra?

İkinci öykü dosyası hemen hemen hazır. Ayrıca yedi yıldır aralıklarla üzerinde çalıştığım İslam Tarihinin sancılı, görmezden gelinen ve bir o kadar da hassas konularını hikâyeleştirdiğim dokümanter bir roman var.