Parşömen’in beş yıldır sürdürdüğü yılsonu soruşturmalarına verilen yanıtların, geleceğin edebiyat okurları ve araştırmacıları için önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. Bizim içinse bir muhasebe yapma fırsatı sunuyor: Bu yıl neler okuduk? İz bırakan olaylar, kitaplar nelerdi? Edebiyat kamuoyunda neler gündem oldu?

Okurlara, yazarlara, çevirmenlere, editörlere, şairlere, yayın emekçilerine sorduk.

Yeni yıl herkese sağlık, huzur ve mutluluk getirsin…

Fulya Bayraktar

2023 yılında yayımlanan kitaplardan beğendiklerinizi, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Bu yıl yayımlanan kitaplardan en çok ilgimi çekenler; Nurdan Gürbilek’in “Örme Biçimleri” kitabı ile Murathan Mungan’ın “995 km” kitabı oldu. Her iki kitabın da edebiyatla ilgilenen birisi olarak bana kattıkları olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Gürbilek bu kitabında; okuma ve yazma, kurmacalardaki olay örgüleri, şartlanmış okuma biçimlerimiz, kitapların okuma süreci içerisinde aldığı farklı yollar konusunda, yazarlar ve kitaplar üzerinden oldukça ufuk açıcı fikirler veriyor.

Murathan Mungan ise, oldukça politik, korkulan, pek konuşulmayan bir konuda kalem oynatarak, edebi yaratıcılığıyla, biraz da belgesel tadında, 90’lı yıllardaki faili meçhul cinayetlere ilişkin olanları ve olasılıkları anlatıyor. Hem de “meçhul” olarak adlandırılan bir “tetikçi” üzerinden. Yaşamın her alanı elbette politik, ancak devlet içinde devletlerin kurulduğu 90’lı yıllarda olanları, titiz bir araştırmayla kurmacaya dönüştürmüş bir yazardan okumak, hafızalarımızdaki uçuşan gerçekliği somut ve politik bir gerçekliğe dönüştürerek sağlamlaştırıyor.

Size göre 2023 yılının önemli edebiyat olayları nelerdi?

Pandemi sonrası herkes gibi sanatçılar, edebiyatçılar tam da biraz soluk alacakken, Kahramanmaraş depremleri tüm sanatseverleri büyük bir çaresizliğin içine sürükledi. Sanatın, edebiyatın işlevi, anlamı sorgulanırken, görebildiğim kadarıyla, hemen hemen tüm edebiyatçılar öncelikle bölgenin hayati ihtiyaçları için seferber oldu. Ortaya çıkan ağır hasar sonrası ise var güçleriyle, ellerindeki tüm olanakları kullanarak edebiyatın sağaltıcı gücünü hem kendileri hem de binlerce yurttaşımız için kullanmaya çabaladılar.

Uzun süren hareketsizlik sonrası, edebiyat dünyası yıl sonuna doğru oldukça hareketlendi. Hâlâ deprem bölgelerinde ve büyük şehirlerde deprem odaklı pek çok etkinlik yapılıyor. Yine bu süreçte, edebiyatın gücüne sığınmış olan yazarlar çok sayıda kitap çıkardı. Yaşamanın zorlaştığı, anlam kaybı yaşadığımız böyle dönemlerde daha çok kitap yazıldığına ilişkin genel bir kabul bulunmakta.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?

Tüm sanat alanlarında olduğu gibi, edebiyatın da ülkemizdeki en önemli sorunu; sanatla, edebiyatla ilgilenen, okuyan kişilerin azlığı ve sanat ve edebiyatın olmazsa olmaz alanlar olarak görülmemesi. Başka bir deyişle, edebiyatın, sanatın önemli bir değer olduğu konusunda bir fikir birliği olmadığı gibi, işlevi, gücü, gereği her zaman tartışma konusu. Böyle bir ortamda üretilen eserler neredeyse bir zorlama ile okura, bir muhataba ulaştırılmaya çalışıyor. Çoğu zaman abartılan bu zorlamaların edebiyata zarar verdiğini düşünüyorum. Kişisel ilişkilerin, popülaritenin edebiyat alanındaki hükmü devam ediyor.

Ekonomik dengelerdeki bozukluklar, yüksek enflasyon, geleceğe yönelik olumsuz beklentiler edebiyat alanını neredeyse lüks bir alan haline getirdi. Edebiyata bütçe ayıran, bir edebiyat dergisinin mutfağında olan, yazan bir kişi olarak, ekonomik olumsuzlukların yazarı, okuru ve yayıncıları ne kadar çok sıkıştırdığının fazlasıyla farkındayım. Her şeye rağmen edebiyat, sığınacağımız, gelişeceğimiz, başka dünyalara açılacağımız bir yer olmaya devam edecek…

Yeni yıl tüm okurlar, yazarlar, yayıncılar için verimli geçsin diyorum…