Parşömen’in beş yıldır sürdürdüğü yılsonu soruşturmalarına verilen yanıtların, geleceğin edebiyat okurları ve araştırmacıları için önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. Bizim içinse bir muhasebe yapma fırsatı sunuyor: Bu yıl neler okuduk? İz bırakan olaylar, kitaplar nelerdi? Edebiyat kamuoyunda neler gündem oldu?

Okurlara, yazarlara, çevirmenlere, editörlere, şairlere, yayın emekçilerine, akademisyenlere sorduk.

Yeni yıl herkese sağlık, huzur ve mutluluk getirsin… İyi kitaplar okuyacağımız bir yıl olsun 2024!

Sevda Müjgan

2023 yılında yayımlanan kitaplardan beğendiklerinizi, beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Brezilyalı yazar Vasconcelos’un Şeker Portakalı adlı kitabı Türkiye’de ilk kez Can Yayınları tarafından 1983’te basıldı. Ben o tarihte üniversite öğrencisiydim. Doymak bilmez bir açlıkla kitap okuyan bir genç kızdım. Zeze’yle hemen tanıştık. O gün bugündür benim roman kahramanlarımdan biri olarak diğerlerinin arasında yerini aldı. Can Yayınları’nın Şeker Portakalı’nın 40. yılına özel 40 yıl önce benim okuduğum kitabın kapak tasarımını kullanarak bir baskı yapması beni heyecanlandırdı. Kitabı yeniden okudum, 40 yıl sonra. Zeze, bildiğim Zeze’ydi; bunda şaşıracak bir şey yok. Ama ben de sanki Zeze’nin bildiği genç kızdım. Buna şaşırılabilir. Bugün çocuklar için kalem oynatırken etrafındaki her şeyle konuşan karakterler yaratıyorsam portakal ağacıyla konuşan Zeze bana eşlik ediyor olabilir. Bu arada Can Yayınları’nın kitabı yetişkin kategorisinde okura sunduğunun altını çizmek isterim. Onu çocuk kitabı diye çocuklara okutmaya kalkınca haksız suçlamalara maruz bıraktık.

Uzayda Bir Mahalle çocuklarla ilk kez 2022’de buluşan, 2023’te ikinci baskısı yapılan bir kitap. Toprak Işık’ın çocuklara sunduğu dünyayı önemsiyorum. Eğlenceli bir dünya bu. Yüzünüz asılmıyor. Düşler sizi de takarak ardına alıp başını gidiyor. Dünyayı bilimle, akılla anlamaya ve açıklamaya çalışan, düşünen, sorgulayan çocuklar sarıyor çevrenizi. İlkokul öğrencisi olduğum yıllarda o zaman ne olduğunu bilmediğim, çok sonradan bunun halk arasındaki söylenişiyle karabasan olduğunu öğrendiğim anlar yaşar ve çok korkardım. Birileri dua oku demiş olmalı, dualar okuyup geçmesini beklerdim. Etrafımda o kadar cin-peri hikayeleri dolaşırdı ki bu iş cinlerin işi bile sanmış olabilirim. Oysa Uzayda Bir Mahalle’yi okuma şansım olsaydı (Hanife abla gibi uzaylıların beni ziyaret ettiğine inanmayı yeğleyebilecek olsam da) öğrenirdim doğrusunu, yüreğime su serpilirdi. 2024 yılında da çocukların Toprak Işık’la yollarının sık sık kesişmesini dilerim.

Bu yıl tanımaktan mutluluk duyduğum yazar Dimitris Sotakis oldu. Eylül 2023’te Delidolu’dan çıkan kitabı Yarım Kalp beni heyecanlandırdı. Kaç kişi “Benim kalbim yarım değil” diyebilir diye sormaktan alamadım kendimi. Gerçek yaşamıyla düşleri arasına sıkışan anlatıcının (kitapta adı verilmiyor) düştüğü açmaz, günümüzde pek çok insan için geçerlidir demek abartılı olmaz sanırım. Doğru hayatı (neyse o doğru hayat) yaşadığımız konusunda kuşkularımız var mı? Ardımıza baktığımız zaman ağzımızdan çıkmaya hazır “keşke”lerin varlığıyla huzursuz oluyor muyuz? Hayatımıza sahip çıkmaya çabalarken / çabalarsak en yakınımızdaki insanların bile yanımızda olmayabileceği yüzümüze tokat gibi çarpıyor mu? Sorular çoğaltılabilir ki kitabın en güçlü yanlarından biri bu birbirine eklenip duran sorulardır. Sotakis’i okumayı sürdüreceğim.

Hafif Kahramanları da anmak isterim. Aşk romanları artık ilgi alanımdan çıkmış da olsa (epey okumuşluğum vardır elbette) polisiye ve bilimkurgu hâlâ sevdiğim türlerdir. Çabuk ve kolay okunan popüler edebiyatın hafif görülen kadın kahramanları üzerine düşündük mü / ne kadar düşündük? Dikkate alınmayan o kahramanların popülerliklerini de göz önüne alırsak okurların üzerinde bıraktıkları izler / neye hizmet ettikleri sorgulanmaya değer. Orta okul, lise yıllarımda okuduğum Muazzez Tahsin Berkant kitapları arasında Bülbül Yuvası var mıydı, bilmiyorum, kitabı anımsamıyorum ama bir Yeşilçam filminde Türkan Şoray’ın canlandırdığı Nerime karakterini bugün izlerken bir dönem genç kızlara nelerin empoze edildiğini (kendimi de sayabilirim o genç kızlar arasında) açık seçik görebiliyorum / görebiliyoruz.

Size göre 2023 yılının önemli edebiyat olayları nelerdi?

2023 depremlerle sarsıldığımız, seçimlerle yatıp kalktığımız, ekonomiyle boğuştuğumuz bir yıl oldu. Edebiyat dünyasında da ufak tefek sevinçler, heyecanlar yaşasak da yüzümüzü güldüren “önemli” olaylar yaşamak / görmek isterdik, yaşayıp göremedik; ben öyle hissedemedim.

Yapay zekânın sanatı ve edebiyatı nasıl etkileyeceği sorusu zihnimi / zihinlerimizi meşgul etti, ediyor. Yapay zekâ destekli çeviri tartışması beni düşündürdü. Çevirinin öneminin altını çizmeye gerek yok. Kötü çevirilerin kitabın önünü nasıl kapattığını biliyoruz. Özellikle kurgu metinlerde son söz elbette çevirmenin. Çeviri elbette bilgi, birikim, ustalık işi. Yazınsal bir metin cümlelerden ibaret değildir. Bir makine, metnin dünyasına ne kadar girebilir? Yapay zekâ çevirmenin işini kolaylaştırabilir ancak yerini alabilir mi? Sanmıyorum. Çeviri programlarının edebiyatı nerelere taşıyacağını göreceğiz. Dilerim ortam iyice kirlenmez.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar görüyorsunuz?

Yakınmak, yararsız bir eylemdir. Sözlerimin oraya varacağından çekinerek eleştiri / özeleştiri eksikliğini vurgulamak isterim. Yazmak, ciddi bir emek ister. Damdan düşer gibi yazar olunmaz. Ben “yazarım” demekle yazar olunmaz. Ancak olunduğunu düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Geçenlerde katıldığım bir söyleşide “yazar”ımız “Benim için yazmak, yazmasam deli olacağım bir eylem değil. Ben oyalanmak için yazıyorum.”dedi. Bir oyalanma aracına dönen yazarlık, beni oldukça rahatsız ediyor.

Kitap, bu ülkede ucuz oldu mu hiç, bilmiyorum. Benim öğrencilik yıllarımdan bu yana (40 yıldır) kitaplar pahalı. Biz yine de kitaplara şöyle ya da böyle ulaşır, ne güzel kitaplar okurduk. Ortada ne bu kadar çok yazar ne bu kadar çok kitap vardı. Bugün ben bu kitap ve yazar bolluğu içinde iyi kitaplara ne kadar ulaşabiliyoruz diye sormadan edemiyorum. Eş-dost kayırmasıyla edebiyatta ne kadar, nasıl yol alınabilir? Verilen ödüllerin, ödüllü kitapların bir değeri vardı. Artık üzerimize yarışmalar yağıyor. Benim elim artık bir kitaba falanca ödülü aldı diye gitmiyor. Söz çok uzar. Uzamasın. Vasatlığa karşı durmak zorundayız diyerek bitireyim.